Tedavi ağrıyı oluşturan nedene bağlı olarak belirleniyor. Tanıyı koymak için röntgen, tomografi, MR gibi görüntüleme yöntemleri, EMG ve laboratuar tetkikleri gerekli olabiliyor. Tedavide cerrahiyi gerektiren bir hastalık söz konusu değilse ve kontrendikasyon yoksa, fizik tedavi(sıcak-soğuk uygulama, tens, ultrason, kısa dalga diatermi, hilterapi (yüksek yoğunluklu lazer),eswt (şok dalgası), germe, güçlendirme, postür vs. gibi hastanın ihtiyacı olan egzersizler, bazen de istirahat, atelleme), manuel (elle) tedavi, graston tedavisi, ilaçsız (kuru) iğne tedavisi, kinezyo bantlama, prp (kendi kanınızla tedavi), mezoterapi, kupa (hacamat) tedavisi gibi konservatif tedaviler uyguluyoruz. Traksiyon (bel-boyun çekme) cihazıyla ise tedavide bel ve boyun ağrılarında disklerin üzerindeki baskı azaltılarak hasarlı bölgenin beslenmesi sağlanıyor, kaslar gerilerek gevşetiliyor. Tüm bu yöntemlerle ilk seanstan sonraki 4-72 saatte ağrıda yüzde 70’lik azalma, hareket kabiliyetinde bir artış sağlıyoruz.
Hastalarımızın egzersizlerine özen göstermesi tedavinin devamlılığı açısından çok önemli. Ağrı tedavisinde yoga ve pilates önerilen sporlardan, yüzmenin de ağrı tedavisinde çok olumlu etkileri var. Ancak kişiye özel egzersiz programı mutlaka doktor veya fizyoterapist tarafından belirlenmeli. Asıl parmak basmak istediğim husus, her ağrı ameliyat gerektirmiyor, her fıtık, her kireçlenme, her sinir sıkışması ameliyatlık değil. Bir diğer önemli nokta da ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar. Birçok sisteme yan etkileri nedeniyle çok mecbur kalınmadıkça ve doktor tavsiyesi olmadıkça kullanılmamalı. Doktor tarafından belirlenen uygun besin takviyeleri, mineraller, vitaminler de hem tedavi ediyor, hem de ağrıyı rahatlatabiliyor.